İran Rejim Değişikliği Trump'ın Göz Ardı Edemeyeceği Bir Seçenek Olabilir
Donald Trump'un Beyaz Saray'daki ilk dönemi sırasında, uyguladığı yaptırımlar nedeniyle İran'ın terör gücü önemli ölçüde zayıflamıştı. Bu yaptırımlar, belirli ajandalar için mevcut olan nakit akışını azaltmıştı.
Joe Biden'ın dört yıllık başkanlığı döneminde ise, radikal terör rejimi milyarlarca dolarlık kaynağa yeniden erişim sağladı. Bu durum, 7 Ekim 2023'te Hamas tarafından İsrail'e yapılan saldırılar gibi olaylarda kendini gösterdi. Bu saldırılarda yaklaşık 1,200 sivil hayatını kaybetti ve yüzlercesi rehin alındı.
Trump'ın bir kez daha başkanlık koltuğuna oturmasıyla, kampanyasında bunu açıkça belirtmemiş olsa bile, İran'da rejim değişikliği gerekliliği belirgin hale gelebilir.
Telegraph'ın savunma ve dış işleri editörü ve Gatestone Enstitüsü'nde kıdemli bir araştırmacı olan Con Coughlin, bu durumu açıklamaktadır. Coughlin, "Trump, göreve hazırlık yaparken İran'da rejim değişikliği düşüncesinde olmayabilir. Ancak, İslam Cumhuriyeti'nin çöküşüyle birlikte bu kaçınılmaz bir seçenek haline gelebilir," yorumunu yapıyor.
Coughlin, Trump'ın İran rejiminin İslam anlayışını ihraç etme konusundaki kararlılığı nedeniyle, Orta Doğu'da gerçek bir uzun vadeli barışın rejim değişikliği olmadan mümkün olmadığını fark edebileceğini belirtiyor. Özellikle de İran'ın nükleer silahlara sahip olması durumunda, böyle bir olayın küresel çapta silahlanma yarışını tetikleyebileceğini ifade ediyor.
Trump'ın, İran'daki ayetullahların bölgedeki kötü niyetli etkilerini zayıflatma konusundaki kararlılığı, onun Beyaz Saray'daki ilk döneminde tanımlayıcı özelliklerinden biri olmuştu. 2015'te Barack Obama tarafından kurulan 'kusurlu nükleer anlaşmadan' ABD'yi çekmesi bunun bir örneğiydi.
Trump, nükleer anlaşmanın büyük kusurlarını öne sürerek Tahran'a 'maksimum baskı' uyguladığını duyurmuştu. 2020 Ocak ayında, İran İslam Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü'nün elit birimi başkanı Qasem Soleimani'yi bir drone saldırısıyla öldürmesi, İran'ın terörist altyapısına büyük bir darbe vurdu.
Bu adımlar, Trump sayesinde, İran'ın terör faaliyetlerini azaltmak zorunda kalmasına yol açtı. Joe Biden 2021'de Beyaz Saray'a gelene kadar, Tahran'ın terör ağını yeniden canlandırması Trump'ın politikalarının etkisini göstermişti. Bu yeniden canlanma, Biden'ın Tahran'a yönelik uzlaştırıcı politikalarıyla büyük ölçüde kolaylaştırıldı ve sonuç olarak Obama'nın anlaşmasını canlandırma girişimiyle ayetullahlara milyarlarca dolar hediye edildi.
Ancak şimdi İsrail ordusu, İran'ın Gazze'deki Hamas ve Lübnan'daki Hizbullah gibi vekil güçlerine karşı saldırı halindeyken, İran da bir çöküş noktasına gelmiş durumda. İsrail savaş uçaklarının geçen ay İslam Cumhuriyeti'ne yönelik gerçekleştirdiği büyük çaplı hava saldırıları, İran'ın askeri altyapısına büyük zararlar verdi.
Tehran'da İslamcı gruplar arasında derin bir bölünmenin raporları gelmeye başladı. Bu tür bir değişim, İran'ın komşularını rahatlatırken 'esir vatandaşların' özgürlüğüne kavuşmasını sağlayabilir ve Trump'ın Arap komşuları ile İsrail arasında müzakere ettiği Abraham Anlaşmaları'na yeniden ilgiyi artırabilir.